Binkoz Köyü - Hıdır Tepe - İğdir Göleti Güzergahında yapılan bir doğa yürüyüşü sonrası gece yatmadan önce bir duş almak için kıyafetlerimi çıkarıyorum ve bu fotoğraftaki kenelerden bir tanesi ardından bir tane daha çıkıyor üzerimden...
İki adet keneyi en az beş saat üstümde taşımış olmak gayet canımı sıkıyor açıkçası, bilirsiniz işte son yılların gündemi Kırım Kongo Kanamalı Ateşi...
Biraz telaşlı ve huzursuz üstümü yokluyorum (Hatta evdeki herkesi huzursuz ediyorum aslında)
Her ne kadar keneler yapışmamış olsalarda kendimi rahatlatnak için kan tahlili yaptırıyorum ertesi gün ve doktorun kavanoz içindeki kenelere tereddütlü bakışları beni rahatsız ediyor, ben kene olduklarını düşünüyorum ama emin olmak gerek, ufak bi araştırmayla Parazitoloji konusunda uzman Dr Ahmet Deniz Beye ulaşıyorum, kendisi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Merkez Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsünde görev yapan bilgili olduğu kadarda ilgili bir insan, kavanozda götürdüğüm keneleri cımbızla çıkarıp mikroskobuyla inceleyerek bana türün Haemaphysalis olduğunu söylüyor ve sonra ekliyor "rahatlayabilirsiniz Kırım Kongo Kanamalı Ateşi bulaştırmayan bir tür" diye...
Çeşitli kaynaklarda rastladığım kadarıyla ülkemizdeki besicilik sektöründe ön çok karşılaşılan kene türleri de Haemaphysalis...
Sakin kafayla düşünçe insanı rahatlatan bi tarafıda var. Bu kenelerden birini iç çamaşırımda bulduğum düşünülürse ya bu keneler benim kanımı emecek kadar beğenmedi yada çok beceriksizler.