Bisiklet, çocukluğumun vazgeçilmez parçası.
Üstünde gezdim, hatta üstünde yedim içtim.
Ama o patlayan lastikler yok mu?
Yanlış anlamayın suçlu lastik değil!
O zaman bıtrak diye bildiğim, Tribulus Terrestis/Çoban Çökerten/Demir Dikeni
Epeyce mesai harcadım lastik tamirine, bu sebeple verilen isimler şaşırtmadı beni.
Yeni bir isim de ben koymak isterim bu bitkiye; BISIKLETDURDURAN.
Lastik düşmanı bu bitkinin sağlık açısından epeyce marifeti varmış yeni öğrendim.
30 Eylül 2012 Pazar
Bisiklet Durduran
Etiketler:
Bıtrak,
Bicycle,
BisikletDurduran,
Çoban Çökerten,
Demir Dikeni,
lastik,
patlak,
tire,
Tribulus Terrestis
10 Eylül 2012 Pazartesi
Zati Erbaş
Fotoğraf albümlerimi karıştırıyorum yürüyüşü aksattıkça...
Tüm albümlerde yukarıdaki fotoğraflara benzeyen bir kaç fotoğraf çıkıyor.
Düşününce her doğa yürüyüşü bir çeşit etüd gibi.
"farkındalık yaratmak" diyor,
Gözünüze çarpmayan pek çok şeyin bir hikayesini anlatıyor.
İmreniyorum çoğu zaman,
deneyimli rehber, iyi koleksiyoncu, farklı bir şair, başarılı bir sanatçı
Çoğu zaman bir dost, Kimi zaman bir abi
Bu arada fotoğraftaki bir yaban domuzunun alt çene kemiği.
Ben ilk kez gördüm.
Tüm albümlerde yukarıdaki fotoğraflara benzeyen bir kaç fotoğraf çıkıyor.
Düşününce her doğa yürüyüşü bir çeşit etüd gibi.
"farkındalık yaratmak" diyor,
Gözünüze çarpmayan pek çok şeyin bir hikayesini anlatıyor.
İmreniyorum çoğu zaman,
deneyimli rehber, iyi koleksiyoncu, farklı bir şair, başarılı bir sanatçı
Çoğu zaman bir dost, Kimi zaman bir abi
Bu arada fotoğraftaki bir yaban domuzunun alt çene kemiği.
Ben ilk kez gördüm.
Etiketler:
Çoğu zaman bir dost,
Kimi zaman bir abi,
Zati Erbaş
8 Eylül 2012 Cumartesi
Dağ Çileği, Yaban Çileği
Epeyce bir zaman önce (5+ yıl), haziran sonu, pazar günü, Gerede taraflarında doğa yürüyüşü...Yani, o zamana kadar yediğim çileklerin yalan olduğunu öğrendiğim gün...Lezzetini misliyle çarpıp, ebatlarını karesiyle küçülttüğümüz bir çilek hayal edin, lokma değil damlacık kadar!Eşsiz tat, katıksız güzellik ve doğallık.
Bu sene yaklaşık aynı dönemlerde o tarafa çilek yemeye gitmek istedim, olmadı. Fırsat yaratamadım. Yaşamak için seçtiğim yol, tutturduğum düzen, yavaşça içine çekiyor beni, Modern köleliğe ayak uydurdukça bir şeylerden vazgeçiyorum.
Etiketler:
dağ çileği,
doğal,
eşsiz tat,
wild strawberry,
yaban çileği
15 Mayıs 2012 Salı
13 Mayıs 2012 Pazar
Bu İşte Bir Terslik Var !
Albümlerimden çıkan bu Ters Lale (Fritillaria Pontica) fotoğrafını Uludağ eteklerinde çekmiştim. Çiçekçi vitrinlerinde gördüğümüz ya da Gülhane Parkında sıra sıra dikilmiş, albenisi tavan yapmış lalelerin aksine mütevazi ve saklı bir güzelliği var. Büktüğü boynu, melankolik bir hava oluşturuyor ve düşünceye sevk ediyor insanı. Çoçukluğumdaki zeytinliklerin arasındaki laleleri hatırlatıyor bana, hayal meyal....
Etiketler:
Bursa,
Fritillaria Pontica,
Ters Lale,
Uludağ
22 Mart 2012 Perşembe
Biblo
Yıllar evvel memlekette yapacak bir şey bulamadığım için elime geçen dal parçasından biblo yapmıştım. Bende yarattığı hevesle bir kaç tane daha yaptım. İçimden geldiği gibi yaptıklarımın yanında internetten beğenip taklit ettiklerim de var. Kitaplığımın içinde baş köşede dururlar, eşe dosta gösterip övünmeyi severim. Görenlerde nasıl bir hissiyat/etki oluşturduğunu bilmemekle beraber, kargaya yavrusu kuzgun görünürmüş atasözünden hareketle blogumda bulunmasında fayda olacağını düşünüyorum.
18 Ocak 2012 Çarşamba
15 Ocak 2012 Pazar
Ruscus Hypoglossum
Ilgarini mağarasına doğru ilerlerken ilk kez gördüğüm ya da ilk kez gördüğümü sandığım bu ilginç bitkinin fotoğrafını çekmiştim. Aslında defalarca gördüğümün farkına vardım sonradan. Küpesi (meyvesi) olmayan halini görmüş ve çok dikkatli bakmamıştım sadece. Dikkat çekmese bile çiçek buketlerinin vazgeçilmezi Ruscus Hypoglossum (Yalova Mercanı, Büyük Yapraklı Dikenli Mersin) olsa gerek.
Etiketler:
buket,
Büyük Yapraklı Dikenli Mersin,
çiçek,
Ilgarini,
Ruscus Hypoglossum,
Yalova Mercanı
8 Ocak 2012 Pazar
Natrix Tessellata
Facebook'ta arkadaşlarımın paylaştığı bir afişi görünce kafamda eski anı canlandı. Ayaş'a dut yemeye gittiğimde dere kenarında çektiğim bu fotoğrafı hatırladım. Yarı yaşar yarı yaşamaz görünümlü bir yılan, tepesinde iki adam. İnce bir dal parçasıyla bir yılanı inceliyorlar ve şimdi anlıyorum ki ölü taklidi yapıyormuş zavallım. Bu özelliğini bilseydim; sabırla kenarda oturur gözlemlerdim. Acaba yeni bir oyunda rol imkanı bulmuş mudur? Başındaki adamlara kendi haline bırakın diyemedim ıssız dağ başında, gerçi çok sert bir müdahale de görmedim. Bu zararsız yılan, Natrix Tessellata (Damalı Su Yılanı)'yı daha yakından tanımak için;
3- wiki
Etiketler:
Damalı Su Yılanı,
Dice Snake,
Natrix Tessellata,
Tessellated Water Snake
4 Ocak 2012 Çarşamba
Lepta
Epey zaman önce üstünde plan yaptığım bir yüzük çalışması vardı. Kendi takmak isteyeceğim bir şey. Üstünde sikke olsun dedim başta ama zor olur bulması. Üzerinde tuğra olan gümüş 5 kuruş (Reşad)'tan olsun dedim. Zaman içinde de tuğraları öyle bir tüketti ki millet soğudum. Beklemede şimdilik yüzük.
Sikke nasıl bulunur bilmem ama Anadolu'nun neresini kazsan eskiye dair bir şeyler çıkar. Kum çıkarmaya giden kamyoncu bazen testiyle döner. Çapaya giden çiftçi bir kaç bronz sikke bulur falan. Bizim akrabalar da çiftçi olunca bir sormakta fayda var dedim. Epeyce eski bir hikaye anlatıldı. Bende karıştırdım ambar evini ve bir şeyler çıktı hakikaten. Heyecanlandım. Büyüteçle incele, bak derken çıkan paralar beni apayrı bir hikayeye götürdü. Genel olarak kötü durumdaki paralar Lepta idi. Lepta, Euro'dan önce kullanılan yunan parası yani tarih olmuş. Paralardan birinin üzerindeki 1878 tarihi net okunuyor. Aklımda bir bu paranın buraya geliş hikayesi var, bir de yerini bıraktığı Euro'nun hali. Şimdi bu para nasıl küçük bir çiftçi köyüne gelir. Düşününce çok zor değil bizim tarihlerimiz iç içe geçmiş. Belki mübadele öncesi Rumlardan kalmıştır, belki Kurtuluş savaşında Yunanlılar geride bırakmıştır diye geliyor aklıma. Ne yazık ki paralar yüzük yapmak için çok büyük!
3 Ocak 2012 Salı
Biri Bilmez İkiyi Bulmaz
Metal aksamı su borusundan, üstü ahşap/masif bir çalışma masası sahibi olmaya heveslenirim yıllardır. Yeni bir düzen kurma fırsatı yakalamışken "olsun artık" dedim ama Siteler'deki amcadan ahşap kısıma iki bin gaymeyi duyunca... Yapı markette görüp beğendiğim çözüme yönelmek durumunda kaldım. Su borusundan bacak yapmakta ayrı sıkıntıları yanında getirdi. Sırasıyla; Tasarım, Kirlilik, Ağırlık, İnsan Faktörü ve Maliyet.
Tasarım: Kağıda çizilen/planlananla ölçü tutturmanın zorluğu. Emin olun bu dünyada gerçekten düz olan bir şey yok!
Kirlilik: Boruların kesme ve diş açma işinde kullanılan yağı temizlemenin zahmeti.
Ağırlık: Toplamda 7 m metal boru, epeyce fazla fittings, 12 flanş ve ahşabın ağırlığı.
İnsan Faktörü: Satıcı bile perforje al, bunu ne yapacaksın diyebilmekte.
Maliyet: Her bir uç için diş açma ve zor bulunan malzemelerin getirdiği maliyet (açılan her diş extra).
Tasarım, ahşap keştirme, yan bant yapıştırma, boru kestirme, diş açtırma, temizlik, tornada ayak yaptırma, montaj... Oturunca başına masanın keşke şurasını yüksek yapsaymışım, şurasını geride tutsaymışım, şuraya raf düşünseymişim...vb bir sürü şey söylüyorum. Her zaman olduğum gibiyim. "Biri Bilmez İkiyi Bulmaz" Toplamda mutluyum, çok vakit ve emek harcadım bu masa için.
Tasarım, ahşap keştirme, yan bant yapıştırma, boru kestirme, diş açtırma, temizlik, tornada ayak yaptırma, montaj... Oturunca başına masanın keşke şurasını yüksek yapsaymışım, şurasını geride tutsaymışım, şuraya raf düşünseymişim...vb bir sürü şey söylüyorum. Her zaman olduğum gibiyim. "Biri Bilmez İkiyi Bulmaz" Toplamda mutluyum, çok vakit ve emek harcadım bu masa için.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)