Güzeller güzeli dillere destan Yedigöller ve belki de buranın hala güzel kalmasını sağlayan kötü yollarını bilmeyen yoktur. İlk kez gitme fırsatı yakalamıştım. Yol başlamıştı ve zarlar atılmıştı. Araçta müzik tamam, şöför kafadar, kırmızı ışıklarda bas çek bas çek frenlerle başlamıştık yola, s'ler yaparak düz yolda çalkalamayla devam ettik ve müzik eşliğinde gayet eğlenceli sağ salim vardık Yedigöller'e. Gez toz derken Anıt Karaçam ve Gülen Kayalar arasında fotoğraftaki manzara ile karşılaştım. İnsanın başına hiç gelmeyecekmiş gibi şeylerin kanıtıydı adeta. Sonrasında yemekte şöförün bir kutu bira içtiğini gördüğümde pek hoş bir durum olmamıştı ama bir biradan bir şey olmazdı. Dönüş yoluna geçmiştik. Öncesinde yolumuzu kaybedip pek güven vermeyen tek şeritli bir köprüden yolcuları indirerek aracı geçirmiştik. Ekip şen ve kıpır kıpırdı. Şöför manuel olarak disko ortamını yaratıyordu müzik eşliğinde, danslar, eğlenceler... Şöförün iç ışıkları söndürdüğü bir sırada ekipteki arkadaşlardan biri şakayla karışık "farları da söndür" diye seslenince; kafadar şöför ayak uydurmayı eksik etmedi kap karanlık yolda. Aklıma direkt olarak bu fotoğraf gelmişti. Ertesi gün arkadaşlardan öğrendim bizim şöförün tek gözünün takma olduğunu!
"Zarlar Atıldı" (Alea iacta est) ve biz kazandık. O köprüden geçerken de farlar kapandığında da s'ler yaptığımızda da gerçeğin kıyısından döndük. Bu fotoğrafı ibretlik olarak saklamalıyım.