En büyük meşgalem olan basketbolu, korona döneminde hayatımdan çıkartmak zorunda kaldım. Hayatıma açık havada bireysel olarak yapabileceği bisikleti dahil ettim. Arabanın bagajında rahatlıkla taşıyabileceğim katlanabilir bir bisiklet aldım. Adını “Kızıl Gerdan” koydum. Her öğlen işyerinden çıkıp bisiklet sürdükçe amaçsız gezemeyeceğimi anladım. Amaç olarak ulaşabileceğim mesafedeki anıt ve heykelleri gezmeye karar verdim. Tüm yazı “Kızıl Gerdan”ın üstünde Ankara’nın heykellerini gezerek geçirdim. Fotoğrafları Instagram’dan paylaştım.
Heykelleri gezerken çok üzücü bir sonuçla karşılaştım. Sanata kıymet veren yok, koruyan yok, yaşadığı ortamı güzelleştirmeye çalışan yok. Traji komik hikayelerle karşılaştım. Belki bilahare paylaşırım.
Evde daha fazla vakit geçirdikçe zanaatsal deneme sayısı arttı ama bir türlü paylaşamadım. Hiçbir zaman günlük tutan biri olamadım. Keşke olsaydım, ama günlüğüme 2020 yılına dair birşeyler eklemeden de duramayacağım.
“Zanaate yeteneğin var mı?” sorusuna objektif yanıt veremem, ama zanaate yeterince hevesim var. El yapımı eşyalara çok kıymet veririm. Ahşap, süs eşyası, deri, seramik gibi zanaatleri web’den izlerim ufak ufak ve denemeler yaparım.
Cüzdan, bileklik benzeri bir kaç deri çalışması yaptım bu dönemde. Ayıcıklı cüzdan bunlardan biri. Pinterest’te benzerini gördüm. Çok sevimli geldi ve yaptım. Müşterisi çıkmadı ahaliden. Ben de vesikalık fotoğraflarımı koyduğum bir muhafaza olarak kullanmaya karar verdim. Özünde bir şeyler ürettim. Mutluyum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder